28 Eylül 2011 Çarşamba

İETT; Bir İnsanlık Masalı


Ömrüm İETT otobüslerinde bir yerden bir yere giderek geçti. Tanıştırayım İETT, İstanbul şehir içi otobüs kuruluşudur. Nam-ı diğer Ankara'nın EGO'su gibi bir şeydir. Çoğunu yenileselerde Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi hala körüklü ve inanılmaz egzoz dumanı çıkartan otobüsleri vardır ve baya baya kullanılır...
Çocukluğumdan beri otobüslerin içinde insanları gözlemlemek hep hoşuma gitmiştir ve hala da gider. Tüm insanlığa adanmış davranışlara o otobüsün içinde şahit olmak beni çok güldürür...



Bugün. Sabah saat sekiz buçuk. Aceleyle ajansa gitmem lazım. Otobüs geldi -her zaman ki gibi kalabalık- bindim arkalara doğru ilerledim. Ve yıllardır gördüğüm şeyleri bu sabah fark ettim; otobüs yolcuları kesinlikle üçe ayrılıyor;
Birinci tipte olanlara ben "çakal" ismini koydum. Bu çakallar ilk durakta otobüse bindiğinden anında yer bulup oturabiliyorlar ki genelde cam kenarı oluyor. Olabilir. Bu arkadaşlar otobüs duraklara uğramaya ve yavaş yavaş dolmaya başlayınca ayakta duranları fark edip kendilerini uykuya veriyorlar. Ara ara gözlerini "hee nerdeyim ben"der gibi açıyorlar sonra insanların üzerine geldiğini fark ettikleri anda gözlerini hızlıca tekrar kapatıyorlar. Ayaktakilerin delici bakışlarından korunmak için iyi bir yöntem aslında.
ikinci grup. Gözleri tamamen açık. Direk ve dik. Kararlı. Bunlar yaşlı, hasta, hamile hiç fark etmez asla yer vermezler. Otururken kendilerine söz vermişlerdir ne olursa olsun kalkmicam diye. Bir de utanmazlar yüzlerine yorgun, uykusuz mimikleri verin değil mi? Hayır o da yok. Baya kararlılar. Ben bunlara "iblis" diyorum.
Üçüncü grup. Tam bir salaklar. Onlara acıyorum. Saatlerce otobüste ayakta beklerler inmeye yakın bir yer boşalır zar zor otururlar. Zonklayan dizlerini ovuşturmaya kalmadan bir yaşlı amca biner otobüse. Salağımız ilk başta etrafına bakınır boş yer var mı diye. Bakar ki boş yer yer yok ve anca kendi kalkarsa amcamız oturabilecek o halde hemen kalkar yerini verir. Anında bir yer daha boşalır gider oraya oturur ama yüreği hop eder  yaşlı biri ayakta mı kaldı diye. Bu sefer orta yaşlıya yer verir. O kadar ki otobüstekiler artık bu salağı "yaşlıya yer verici" seçmişlerdir bilinçaltı. Ben bu salağa karşı soğuk savaş uygulayan otobüs sakinlerine "vicdansız", bu salağa da "Simge" adını uygun görüyorum değerli okuyucularım. Varın gerisini siz anlayınn canlarımın içleri.
Son olarak, bomboş bir otobüse binip heyecandan nereye oturacağını bilemeyip bir o koltuğa bir bu koltuğa geçen yolcuya bir kategori atfetmedim. Allah onları bildiği gibi yapsın inş.

Ve son, son olarak kapıda yoğunluk yapmayın inerken zor olii.

ahahah hay allam ya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder